Kaplumbağalar, diğer adıyla tosbağalar, çok sert bir kemiksi kabukta yaşayan, ağır yürüyen ve dört ayağı bulunan sürüngen sınıfına ait hayvanlardır. Hareketlerini ifade etmek için yavaş ve telaşsız davranışları ile tanınırlar. Kaplumbağalar, Mezozoik Çağ'ın ilk dönemlerinden Trias Çağı'nda ortaya çıkmışlardır. 200 milyon yıldan bu yana kaplumbağalar vücut yapılarında belirgin bir değişiklik göstermemiştir. Kaplumbağalar sert yapıları sayesinde dünyada soyu tükenmemiş en eski hayvanlardandır. Açlığa karşı oldukça dayanıklıdırlar ve uzun yıllar yaşayabilirler. Kaplumbağalar bazen kış uykusuna yatarlar. Yaşadıkları ortamdaki sıcaklıklar düştüğünde uyuşurlar ve bol güneş ışığı alabilen kuru topraklarda kendilerine bir delik kazarak tüm kış aylarını burada geçirirler. Soylarını sürdürmeye devam eden yaklaşık 250 kaplumbağa türü bulunmaktadır.

Kaplumbağaların baş yapısı vücutlarına göre daha küçüktür. Ağız kısmı kuşların gagasına benzer ve diş yapıları sert, kemiksi bir damak özelliği taşır. Bu damak, yiyeceklerini yakalar ve ezerek mekanik sindirimi sağlar. Dilleri baş kısmına oranla büyükçe ve yumuşaktır. Ayaklarında uçlarında beş parmak bulunan, karada ve bataklıklarda yaşamını sürdüren kaplumbağaların hareketlerini oluşturur. Uçlarında tırnaklar vardır ve bu tırnaklar kıvrık ve sert yapıdadır. Bataklıkta yaşayan kaplumbağaların ayakları birbirine zarla bağlı olup kürek benzeri bir durumdadır. Ancak arka ayaklarının parmakları sayıca dörttür. Deniz kaplumbağalarının parmakları bitişik özelliklidir ve ara kısımları perdelidir. Bu yapılarla suda yüzmeyi ve dengeyi sağlarlar.

Kaplumbağalar doğada en sevilen sürüngen hayvanlardan biridir. Türleri arasında tatlısu, kara ve deniz kaplumbağaları bulunmaktadır. Evlerde bile bakılabilecek türü kırmızı yanaklı tatlısu kaplumbağasıdır, bu tür Singapur kaplumbağası olarak da bilinir. Kırmızı yanaklı su kaplumbağaları genelde 20-25 yıl ömür sürer. Diş yapıları bulunmaz ve kuşların gagasını andıran bir yapıya sahiptirler. Akciğer solunumu gerçekleştirirler ve sıcaklığı severler. Vücut sıcaklıkları dış ortam sıcaklığından 0,1 ila 0,2 santigrat derece daha düşüktür. 20 santigrat derece altına düştüğünde kış uykusuna geçmeye başlarlar. Evlerde bakılan kaplumbağalar 6-7 yaşına kadar kış uykusuna yatmamalıdır. Suda koku almaları kuvvetlidir, işitme duyuları yoktur ve gözleri iyi görür.

Kaplumbağaların koku alma duyuları çok iyi gelişmiştir ve besinlerin kokusunu son derece iyi algılarlar. Su kaplumbağası suyun içerisinde besinlerinin kokusunu alır ve besinlere kolaylıkla ulaşır. Dişilerini de kokularıyla tanırlar. Gözleri oldukça keskin görür ve göz kapakları oldukça hareketlidir. Üçüncü göz kapakları da vardır. Uzağı görebildikleri için besinlerini iyi bulurlar. Genellikle sarımsı renkli olanlar daha iyi duyuya sahiptir. Kaplumbağaların geneli etçil ve otçul olarak beslenirler ve buna uygun sindirim sistemleri vardır. Doğada böcek, börtü, solucan, üzüm, karpuz, domates, kıvırcık ve sarı çiçekli bitkilerle beslenirler.

Kaplumbağaların ömrü diğer hayvanlara göre daha uzundur. Bir insan bile bu kadar uzun ömürlü olamaz. İnsanlarda ömür 70-80 yıl iken, kaplumbağaların ömrü 100-150 yıl olabilir. Doğru duydunuz, oldukça uzun ömürlü olan kaplumbağalar 100-150 yıllık ömürleri içinde yaşayabilirler ve açlığa da fazla dayanıklılık gösterirler. Küçük kaplumbağalarda cinsiyet ayrımı yapılmaz. Genelde erkekler ve dişiler arasında belirgin farklılıklar vardır; dişilerin kloakası kuyruk kökünde biterken, erkeklerin kloakası kuyruk kökünden daha uzakta bulunur. Erkeklerin kuyruğu dişilerininkinden daha uzun ve kalındır. Karnın alt kabuğu da erkeklerde daha güçlü ve iç tarafa doğru gömülüdür. Erkeklerin ön bacaklarındaki tırnaklardan biri çiftleşme esnasında kavramak için daha uzun hale gelir.